Merhamet teşkilatı ve hayri STK’lar 29.10.2020
Süleyman Çelebi  /  Çeşni
 

Değerli Ehibba,

Dinimiz İslam ve Millet olarak geleneklerimizde bazı vaz geçilmezlerimiz vardır ki, onlar bizi diğer millet ve dinlerden farklı kılar. Bunlardan biri de “Hayri Hizmetler”dir. Yani iyilik hizmetleri. Düşünün ki, siz kazanırken sermaye buluyorsunuz, ticari riskler alıyorsunuz, emek veriyorsunuz, çalışıp- çabalıyorsunuz, yeri geliyor çalıştırdığınız emektarlarınızla karşı karşıya geliyorsunuz, Yemeğinizden, giyiminizden, zevklerinizden biriktiriyorsunuz, bu kadar badireleri yaşarken yanınızda olmayan, hatta sizden haberdar bile olmayan insanlara bu kazançlarınızın, birikimlerinizin bir kısmını hediye ediyorsunuz. Hatta hediye bile değil, fakir, muhtaç dediğimiz insanların sizin kazancınızda bir hakkı oluyor, Devletin vergi hakkı gibi. Ama bunun farkı Allah’ın hakkı, yani fakire verilmesini istediği hak.

Bunun adını zekat dersiniz, sadaka dersiniz, fıtır, kurban vs. değişik şekilde isimlendirebilirsiniz. Ama Allah için gönlünüzden coşarak, hiçbir karşılık beklemeden verdiğiniz, hatta yaptıktan sonra unuttuğunuz iyilik. Bunun zevkini verdiğimizde yaşıyoruz. Ramazanda fitre alacak kadar muhtaç olan Müslüman bile başkasından fitre alır ama kendi fitresini de verir. Neden? Onun hazzı, huzurunu yaşamak için. Vermediğinde içi huzurlu olmaz ondan. Oysa vermese bir vebali yoktur. Allah o görevi vermemiş ona zaten.

Biz ülkemizin en gelişmiş ve paranın en yoğun hareket ettiği Marmara bölgesinde yaşıyoruz. Bu nedenle çevremizde belki çok fazla muhtaç insan tanımıyor olabiliriz. Ancak ülkemizin hala çok mağdur köyleri, kırsal kesimde yaşayan insanlarımız var. Nerden biliyoruz, Gezdiğimizde bunlara şahit olduğumuz gibi haberlere de konu oluyorlar zaten.

İşte vicdanlı düşünen duyarlı, inançlı, sosyal ve dini sorumluluk taşıyan insanlar bu mağdurlara ülke içinde veya dışında el uzatmak için Dernekleşmiş, Vakıflaşmışlar, yani Sivil Toplum Örgütü şeklinde teşkilatlanmışlar. Böylede zengin ile fakir, muhtaç arasında bedenlerini köprü yapmışlardır. Bedenlerini dedim çünkü bedenen koşturmayı gerektiren yorucu bir iş bu. Ama bu işe adanmış kişilere sorarsanız, hiç yorulmazlar, her yorgunluğun akşamında güldürdükleri yüzler nedeniyle neşelerini yüzlerinde görür ve yorgunluk alamet bulamazsınız.  Allah onlardan razı olsun.

Ülkemizde bu bağlamda ulusal ve uluslararası hizmet veren birçok STK bulunuyor. Zaman zaman bunların bazıları medyanın hedefi olabiliyor. Belki haklı nedenler de olabilir. Ben işin o boyutuna girmeyeceğim. Çünkü bizim inancımızda Allah er veya geç mutlaka herkesi yaptığından hesaba çekecek, yapılan yanlışlar da, iyilikler de karşılıksız kalmayacak. Su istimalde bulunanların işi çok daha zor olacak, olsun da zaten. Bu bir ihanettir. Size verilen emanete ihanet bizim kültürümüzde af edilmez.

Hayatım ve mesleğim boyunca bulunduğum her konumda benim de bu hayri hizmetlere elimden geldiği oranda destek olduğum, bedeniyle körü olanlardan olduğumuz ifade etsem bu övgü olmaz. Mütevaziliğe de gerek yok. Ancak son yıllarda bu alanda verdiğim boşluğu doldurmak amacıyla bu alanda hizmet veren derneklerden birinin il sorumluluğunu almış bulunuyorum. Bu alanda beraber bedenini zengin ile muhtaç arasında köprü yapmak isteyen dostlarımızla bu işi yürütmeye çalışacağız inşallah.

Görev aldığım derneğin adı “MERHAMET TEŞKİLATI”dır. 2015 yılında Osmaniye’de lokal amaçla kurulmuş, ancak ülke içinde, hatta ülkemiz dışında insanca bile yaşama imkanı olmayan muhtaç insanları, hak ihlallerini görünce bu hizmetin büyütülmesine ihtiyaç duyularak, dernek merkezi Ankara’ya alınmıştır 2018 de. O tarihten itibaren Merhamet Teşkilatı Ankara merkezli çalışmaktadır. 

Dernekler daha uzun  ömürlüdür, yöneticilerden. Yöneticiler zaman içinde değişir, yorulur, taze kanlara ihtiyaç olur, ancak kurum, vakıf ve dernekler devam eder. Şu anda derneğimizin genel başkanı Murat Bulut, Uluslararası ilişkiler okudu. Başbakanlıkta müşavirlik, TBMM’de danışmanlık,  Sağlık Bakanlığında İdari Mali işler müdürlüğü gibi görevler aldı. Diğer altı kişilik yöneticiler Şükrü Gök, Yahya  Öztürk, Nail Uslu, İhsan Akmeşe, İsmail Altınkaynak da hem devlet kademelerinde, hem de muhtelif STK’larda görev almış tecrübeli yöneticilerimiz.

Merhamet Teşkilatı ne iş yapıyor? Öncelikle bu ismi koyarken kurucular,  hayır işlerinde önde yürümek için merhametin olması gerektiğine inanmışlar. Merhametsiz insanlar ne hayır yapar, ne de hayrın muhtaca ulaşması için efor sarf etmezler. Avrupa’nın zenginliklerini düşünün. Bu zenginliğe rağmen hala kan emiciliğe, hala sömürmeye, Afrika gibi ümüğüne kadar kanını emdikleri o insanlığını kaybettirilmiş, böcek yaşamına mahkum edilen Afrikalıların sırtından hala inmemelerini nasıl izah edebiliriz. Merhamet etmeyen Merhamet olunmaz buyurur Efendimiz. Bunların literatüründe merhamet kelimesi yoktur. İçlerinden bazen arızalı kumaş misali çıkan iyi insanlar, merhametli insanlar devede kulak misalidir. İstisna kaideyi bozmaz.

Bu isim ve bu niyetle yola çıkan Merhamet Teşkilatı özetle, ülkemizdeki özellikle sığınmacılar, geri kalmış bölgelerdeki mağdurlar, Yetim evleri ve yetimhanelerde yetim kalmış kimsesizlerin hayat mücadelelerine destek veren bir dernektir.

Afrika’daki Müslümanların susuzluğuna bir nebze merhem olabilmek için su kuyusu kampanyaları ile 100 TL’lik hisseler oluşturmuştur. Kuranı kuma yazarak veya tahtalar üzerine yazarak okuyan ve ezberleyen öğrencilere 150 TL’lik hisselerle Kuran Kursu inşa etmek, Kuran-i Kerim dağıtımı için kuran başına 25 TL bağış kabul etmektedir. Gıda yardımları için Öşür, Sadaka ve zekat bağışları uygulamaktadır. Çok iptidai şartlardaki bölgelere daha kalıcı ve kullanışlı cami inşası için 250 TL’lik kampanyalar, Yetimlere yardım bedeli 150 TL. Kurban kesimleri, Tekerlekli sandalye temini gibi insani haklar ve insani hürriyetler konusunda yardımı hedef edinen bir dernek olarak sahada bulunmaktadır. 

Normalde hayrın sınırı yoktur. Hiç beklenmeyen, yangın, fırtına, sel, deprem gibi doğal afetlerde ihtiyaç ne ise bu alanda yardım kampanyaları oluşturup mağdurların mağduriyeti, acı çekenlerin acılarına ortak olunur.

İşte Merhamet Teşkilatının bu çalışmalarına biz de Yalova olarak, yerelde, ülkede ve ülke dışında vereceğimiz desteklerle köprü olma gayretinde olacağız. Yardımların küçüğü büyüğü olmayacağı gibi; önemli veya önemsizi de olmaz. Bir yardım bizim için basit ve önemsiz olsa da muhtaç için büyük anlam ifade edebilir. Az dediğimiz yardımlar “Damlaya damlaya göl, aka aka sel olur” misali bir araya geldiğinde büyük işler icra edebilmektedir.

Son zamanlarda Müslümanlar kazançlarıyla hayri hizmetlerinin dengesini kuruyor mu, bu konu tartışılabilir. Ancak adamın biri ahırındaki öküzünü kesip ölmüşleri için hayır yapmak istemiş. Aklına bir muziplik gelmiş, hem de komşularını denemek istemiş. Çıkıp kapıdan bağırmış, “Ey komşular, ahali! Evim yanıyor yetişin. Kovalarınızı su doldurup gelin… Ama bu çağrıya birkaç uzak komşu ellerindeki su dolu kovalarla gelmiş. Kimi komşuları “Hak etmeseydin evin yanmazdı”. Bazı akrabaları “Yaptığın kötülüklerin cezasını çekiyordun, yapmasaydın” gibi gerekçelerle gitmemişler. Gelen komşuların kovalarına etleri dolduran ev sahibi, dostunu düşmanını da tanırken, Allah da bu vesileyle komşu ve akrabalarını sınamış oldu. Bu nedenle muhtaç insanlara yafta vurmayıp onları anlamak çok önemlidir.

Allah bu kervanda yer alacak kardeşlerimize yardım etsin, su istimallerden korusun, istikametimizi saptırmadan, kul hakkının hassasiyetini unutmadan hizmet verebilmeyi bize ve tüm inananlara nasip etsin. Amin.